Osteoporoz yani kemik erimesi sinsi şekilde ilerleyerek kemiğin zayıflayıp kırıldığı ana kadar herhangi bir belirti vermiyor ve ağrı yapmıyor. Prof. Dr. Erk, “Kemik erimesi de tıpkı şeker hastalığı gibi yaşam tarzıyla yakından ilintili bir hastalıktır. Dolayısıyla bazı alışkanlıklarınızı değiştirerek daha güçlü kemiklere sahip olabilir, osteoporoza karşı önlem alabilirsiniz” dedi.
Doğumdan sonra 35 yaşına kadar sürekli artarak en yüksek seviyesine çıkan kemik ağırlığı, bu yaştan sonra yoğunluk ve kütlesel olarak azalmaya başlar. Osteoporoz yani kemik erimesi kadınlarda menopoz sonrası erkeklerde ise 65 yaş ve üzerinde ortaya çıkar. Hastalık genetik nedenlerle genç yaşlarda da görülebilir. Araştırmaların kemik erimesinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde arttığını, bu riske karşı alınacak önlemlerin başında kemik kütlesinin artırılmasının geldiğine dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, hastalığa karşı alınması gereken önlemleri şöyle özetledi:
İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk
Bir halk sağlığı sorunudur
Osteoporoz kemik kütlesinin kaybı olarak tarif edilebilir. Kemiklerin kütlesi azalır ve sonuçta kırılganlığı artar. Sıklığı ilerleyen yaşla birlikte artan osteoporoz; obezite, diyabet ve metabolik sendrom gibi kronik metabolik bir hastalık tablosudur. Kadında ve erkekte beklenen yaşam süresinin uzamasıyla birlikte osteoporoz, halk sağlığı açısından en önemli hastalıklar arasına girmiştir. İlerleyen yaşla ortaya çıkan en sık kırık nedenlerinden biridir. Kadınlarda bu hastalığa bağlı kırıklar 45 yaşından, erkeklerde ise 75 yaşından sonra daha sık görülür. Özellikle omurga, kalça ve el bileği kırıkları artar.
Kalsiyumu doğru kaynaklardan alın
Yaygın inanışın aksine, süt ve süt ürünleri en yoğun kalsiyum kaynakları değildir. Yeşil yapraklı sebzelerde kalsiyum miktarı daha fazladır. Hayvansal proteinler vücutta asit atık üretimine katkı yaparak böbrekler yoluyla kalsiyum atılmasına neden olup, osteoporoz riskini artırmaktadır. Sebze ve meyveler ise asit atık üretimine yol açmaz. Hatta kalsiyum tutucu etkiye sahiptirler. Sebze ve meyveler ayrıca kemik sağlığı için gerekli olan kalsiyum, potasyum, magnezyum, K vitamini ve C vitamini yönünden son derece zengindir. Sebze ve meyvelerin kalsiyum/fosfor oranı iyi, sodyum miktarı ise işlenmiş ve rafine gıdalardan düşüktür. Tipik bir Batılı diyette hayvansal protein, rafine şeker, tuz ve kafein fazla; sebze ve meyve ise az tüketilir. Bu tarz beslenmede, kalsiyum idrarla birlikte atılır. Dolayısıyla vücutta, kemikleri korumaya yetecek kalsiyum kalmaz ve bu da osteoporoza yol açar. Güçlü kemikler için alınan kalsiyumla vücuttan atılan kalsiyum dengede olmalıdır. Osteoporozun az kalsiyum alımı nedeniyle değil, idrar yoluyla fazla kalsiyum kaybı sonucunda ortaya çıktığı da kanıtlanmıştır. Lahana, ıspanak, brokoli, marul, maydanoz, roka, dereotu, biberiye, soğan, sarımsak, badem, susam, pekmez, kayısı, kuru erik, turunçgiller, balık, kurubaklagil, adaçayı, rezene gibi gıdalar kemik dostudur.
Hormonlarınıza baktırın
Hormon resplasman tedavisi kemiklerin güçlenmesini sağlayabilir ve kemiklerdeki çatlamalara engel olabilir. Ama kemik erimesi başladıysa tedavi çok etkili olmayabilir. Bu tedavi doktor önerisiyle alınabilir.
Her gün 15-20 dakika güneşlenin
Ne kadar kalsiyum alırsanız alın eğer vücudunuzda yeteri kadar D vitamini eksikliği yaşıyorsanız bağırsaklarınız kalsiyumu ememez, kanınızdaki kalsiyum kemiklerinize yerleşemez. Vücutta bulunan kalsiyumun yüzde 99’u kemik dokusundadır. Kemik dokusunu güçlü tutmak ve osteoporoz riskini azaltmak için her gün güneş ışınlarından D vitamini ve besinlerden yeterli kalsiyum alınması gerekir. En önemli D vitamini kaynağı güneştir. Yaz aylarında 11.00 ile 15.00 saatleri arasında güneş kremi kullanmadan 15-20 dakika güneşlenmek bu vitamini üretmek ve stoklamak için son derece önemlidir.
Neler yapabiliriz?
Osteoporoz genetik olabileceği gibi kalsiyum-D vitamini-östrojen-testosteron eksiklikleri, sigara-alkol-kafein kullanımı, ilaçlar (kortizon, tiroit ilaçlar), hareketsizlik, diyet dengesizliği ve aşırı tuz tüketimi gibi nedenlerden de kaynaklanır. Bu risk faktörlerinden korunarak kemiklerimizi güçlü tutmamız mümkündür.
Hareketsiz kalmayın
Çalışmalar 10-15 gün yatak istirahati yapmanın kemik metabolizmasını olumsuz etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle gençler egzersiz yapmaya teşvik edilmeli, yaşlılar ise mutlaka hareketli bir yaşam sürmeye çabalamalıdır. Günlük ortalama 30 dakika yürüyüş yapılması kemiklerin güçlenmesine ve daha dayanıklı bir hale gelmesine yardımcı olur. Asansör yerine merdiven, sık sık araba gezisi yerine yürüyüş tercih edin. İp atlamak ve dans etmek de kemikleri kuvvetlendirir.
Kontrollerinizi aksatmayın
Kemiklerinizdeki kalsiyum, kolajen ve kemik dolgu maddesi azalmış mı yoksa kemiğiniz içi boş bir halde mi? Bunun yanıtı ise ancak kemik ölçümüyle mümkündür. Dolayısıyla düzenli sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin ve doktorunuza danışarak kemik yoğunluğu ölçümünüzü zamanında yaptırın.
Tuzu abartmayın
Aşırı tuzlu yemek idrarla aşırı kalsiyum atılmasına neden olur. Bu da osteoporoz ve kemik kırıkları için büyük bir tehlikedir.