DOLAR
32,5991
EURO
34,7375
ALTIN
2.498,06
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Hafif Yağmurlu
13°C
Muğla
13°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
22°C

SADECE KRAL DEĞİL ÜLKE DE ÇIPLAK

Ülkemizin geçim kaynaklarına baktığımızda bunların sırasıyla, tarım, hayvancılık ve turizm olduğunu hepimiz biliyoruz. Zaten ilköğretim yıllarımızda ders kitaplarında da böyle öğrettiler bize. Özellikle tek tek vurguladım ki, konunun devamında durum gerçekten öyle mi, değil mi birlikte anlamaya çalışalım istedim..

Aylardan temmuz ve ikinci haftasına girdik.

Bugün halk pazarı denilen, yani fiyatların biraz daha uygun olduğu yerlerden birine gidip alışveriş yaptım. Aylardan temmuz, yani tarımda hasat döneminin en çok olduğu aydayız. Buna rağmen bir tarım ülkesinde, üstelik temmuz ayında, 1 kg salatalık, 1 kg domates 8 /10 lira arası olur mu?

Peki 1 kg eriğin 35/40 lira olması mantıklı mı?

En ucuz meyve fiyatı bile 15/20 liradan başlıyor. Hasat döneminde fiyatlar böyleyse, kışın fiyatlar nasıl olur tahmin edin diyeceğim ama hepiniz zaten biliyorsunuz..

Neyse bu burda dursun, sonra belki tekrar uğrarız konuya !

Hayvancılığın olduğu bir ülkede 1 kg et 100 lira olur mu?

Üstelik bu da hayvanın en lezzetli yeri değil, yoksa fiyat 150 /200 liraya kadar çıkıyor. Temel geçim kaynaklarımızdan biri hayvancılık ama halkın çoğu et bile alamayacak durumdalar?

Herkes en az birgün et yesin diye ülke de bayram bile yapılıyor. Durum o derece vahim yani..

Temel bir besin maddesinin fiyatı, altın fiyatıyla yarışıyor.

Bu işte bir yanlışlık ve birkaç saçmalık sizce de yok mudur ?

Nasıl bir geçim kaynağıymış böyle bu?

Hepsini başka ülkelerden alsak, en fazla bu kadar pahalı olurdu zaten.

Gelelim Turizm’e !

Ülkenin en büyük kanayan yarası olduğu, siyasi holiganlar hariç geriye kalan herkes tarafından kabul edilir diye düşünüyorum. Yeryüzünde Tanrı’nın lütfuna uğramış en güzel topraklardan birinde yaşıyoruz. Üstelik 4 mevsim gibi çok ciddi bir avantajımız var. Artık gerçekten 4 mevsim mi o da tartışmaya açık ama şimdilik tartışmadan geçelim bu bölümü de..

Turizm’in ana unsurları nelerdir, yani para bu işte nerden ve nasıl dönüyor?

Tarihi ve turistik yerler. İklimsel özelliklere bağlı olarak deniz turizmi. Alkol ve eğlence zaten bu sektörün tartışmasız en büyük pastası.
Peki tek tek bu bu unsurları da inceleyelim.

Mesela tarihi yerlerimiz ne durumda ?

Çoğu viraneye dönmüş. Sokaklarda yaşayan kimsesizlerin konaklama yerleri olmuş haldeler. Restorasyonu yapılan birkaç yer oldu ama keşke hiç yapılmasaydı. İçine ettiler nereye dokundularsa. Birkaç bin yıllık tarihi yerleri modern binalara çevirdiler. Bu konuda dünya genelinde en yeteneksiz toplumlardan biriyiz. Restorasyondan anladığımız şey, yeni görünmesini sağlamak. Şaka gibi….
Diğer taraftan deniz için ülkemizi tercih edenlere yönelik yaptığımız katliamlar var. Güzelim sahillerimizi öyle bir hale getirdiler ki her taraf şişko üçkağıtçılar ve onların kravatlı politik elemanları tarafından gizli saklı paylaşılmış. Sahillerin çoğu çıplak artık. Sırtlarında ne bir orman kaldı, nede bir yeşillik. Her yeri peşkeş çektiler, ateşe verip kendi aralarında paylaştılar. Sırtı olmayan bir insan ne kadar garip gelecekse, sırtı olmayan bir sahilde öyle gelir. Kirlilikten, sahillere serpilen, yapay kum görünümlü zehirden bahsetmiyorum bile.

Alkol mevzusu zaten tam tez konusu

Bırakın dünya genelinde, uzayda bile bizden daha yüksek ücretlere alkol tüketen yoktur. Öyle ki bazen bir yıl içinde 5 defa zam geldiği bile oluyor. Memleketin kasasında para azaldıkça kırbacı vuruyorlar alkol içenlere..

İşte şimdi geldik bu toprakların en günahkar elemanı müziğe !

Yıl 2021 ama hala din boyutundan dinlenilmesi helal midir, haram mıdır o bile tartışılıyor. Bu kadar durum vahim. Böyle bir ülkede müzikten beslenenlere acımamak gerçekten elde değil. Konu ne olursa olsun hep ilk müzik susmalı. Mevzu ne olursa olsun ilk onlar göze batıyorlar. Yahu alt tarafı müzik bu. Nedir şarkılara, türkülere yüklediğiniz bu notasız, detone misyon ?

Gördüğünüz gibi konuyu nerden tutarsak tutalım elimizde kalıyor. Bunca şeye rağmen hala bu memlekette bu işlerden para kazanılıyorsa, emin olun ki bu sadece kişisel çaba ve beceriden kaynaklanıyor. Yoksa tarımdan da, hayvancılıktan da, turizmden de para kazanmak çok zor.

Öyle politik bir düzen var ki, insanlar para kazansınlar diye değil, kazanmasınlar diye uğraşıyorlar.

Valla bunca engele, bunca siyasi beceriksizliğe rağmen ayakta kalan kim varsa helal olsun..

polat-galle