Kent Konseyi kavramı, Türkiye’deki yasal mevzuata 2005 yılında, 5393 sayılı Belediye Kanunu ile girdi. Bu kanunun 76. maddesi, Kent Konseylerinin kurulması ve faaliyet göstermesine ilişkin yasal çerçeveyi belirledi.
Yasanın amacı: “Kent konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve hemşerilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışır”
Yasanın amacını okuyunca insanın içine ferahlık geliyor. Klişe sözlerle ninni söyler gibi, “uyusun da büyüsün ninni” o gün bu gündür uyanamadık.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çalışan yasa koyucular, kuvvetler ayrılığı olan bir ülkede, “biz bunları koruyamadık “Kent Konseyleri” kurulsun, onlar bu işin altından kalkar” diye mi düşündüler yoksa, “bir oyuncak verip kitle örgütlerine, oyalayalım” mı dediler.
“Meclislerde ve çalışma guruplarında oluşturulan görüşler, kent konseyi genel kurulunda görüşülerek kabul edildikten sonra değerlendirilmek üzere ilgili belediye meclisine sunulur.”
Kısa ve öz “Kent Konseyi” olarak sen ne dersen de, yetki belediye meclisinde. Bizler de yasanın çıktığı tarihten bu yana Kent Konseyi’nin peşinde koşturuyoruz.
Kent Konseyinin yönetmeliğinde, amaç olarak sayılan hangi konuyu belediye meclisleri çözebilir, ebette ki hiç birisini. Öncelikle yetkisi yok, yetki olsa o bilinç yok.
Yasa koyucu, kamu idaresini de işin içine koymasına rağmen, olay tamamen şekilden ibarettir.
Kanun “Kent Konseyleri Genel Kurul Kararlarını kaymakamlar ve belediye başkanları yürütür.” deseydi eyvallah, ama dememiş. Ne demiş “siz karar alın, meclise gönderin sonra meclisi üyelerinin ait olduğu partiler kendi içinde olayı değerlendirsin, daha sonra bakarız biçaresine.”
Yaklaşık 20 yıldır, Kent Konseyleri seçimi manipüle edilerek seçilir. Hangi belediye başkanı olursa olsun kendisine gölge ister.
Kent Konseyi Genel Sekreterini belediye başkanı belirler. Kent Konseyinin bütçesi yoktur, giderler belediye tarafından karşılanır.
Kent Konseylerinin alınacak kararları belediye meclisine göndermekten başka işlevi yoktur. Fiili durum gerçekleştiremezler, eylem kararları alamazlar, açıklama yapamazlar.
“Kent konseyi genel kurulunca oluşturulan görüşler, belediye meclisinin ilk toplantısında değerlendirildikten sonra belediye tarafından kent konseyine bildirilir ve uygun araçlarla kamuoyuna duyurulur.”
Yönetmelik, “Kent Konseyi Genel Kurullarınca oluşturulan görüşler “genel kurullar karar alamadığı gibi, yürütme kurulu ve başkanın da karar alma yetkisi yok diyor
Eli kolu bağlı bir Kent Konseyi, amacına yönelik hiçbir şey yapamaz. Ne işe yarar Kent Konseyi, bir kentteki konseyin üyesi olursunuz, konseyin yürütme kuruluna girersiniz ya da başkanı olursunuz, sonra da demokrasi adına ahkam kesersiniz.
Başkanın kurallarını belirlediği ve sonucuna karar verdiği oyunu oynamak, kendinizi kandırmaktan başka bir durumu ifade etmez.
Dün basında yer alan “Sol Blok Seçime Hazırlanıyor” haberi ilginç. Yerel seçimlerde en azından meclis üyesi çıkarabilecek potansiyele sahip olan, Bodrum’da kendini solda ifade eden bireyler ve siyasi partiler başka partilere entegre olurken, rüştünü ispat etmiş kişiler yerine, toplum tarafından tanınmayan adaylar çıkararak, boş işlere imza attılar.
Kent Konseyi seçimlerinde ise hazırladıkları manifestoda;
“Başkan kim olursa olsun, kendini sokaklarda, meydanlarda, forumlarda kısacası yarımadanın her yanında ispat etmiş kişilerden, bir yürütme kurulu oluşturmak üzere harekete geçiyoruz.”
Sol blok olarak kendisini tanımlayan, Türkiye İşçi Partisi, DEM Parti, EMEP ve Yeşil Sol Parti;
“Kent yönetiminde halkın kendini en iyi ifade edebileceği, desteğini, itirazlarını yüksek sesle ortaya koyabileceği bir platform olarak gördüğümüz ve önemsediğimiz “Kent Konseyi” diye devam ediyor, manifestonun tamamını yazımın sonunda okunabilirsiniz.
Kendini solda ifade eden “Sol Blok” neden böyle bir açıklama yaparak konuyu partileştirdi ve çıkmaz bir sokağa girdi, anlaşılması güç bir durum.
Kent Konseyinde, irade belediye başkanında olmakla beraber, konseyin yapısını oluşturan tüm unsurlar kamu ya da dernekler, meslek odaları bu yapıyı “Sol Blok” nasıl sollayacak da, genel kurullardan yayınladıkları manifesto çerçevesinde görüş birliği oluşturacaklar, seçim sonunda ve genel kurullarda belli olacak.
Bölünerek çoğalan sol, nasıl bir birliktelikte bu işi organize edebilir ki.
Başa dönecek olursak Kent Konseyleri seçim için genel kurul kararı alamazlar.
“Kent Konseyleri belediye teşkilatı olan yerlerde, mahalli idareler genel seçim sonuçlarını izleyen 3 ay içinde, 8 inci maddede belirtilen üyelerden oluşur. Kent konseyi genel kurulu ilk toplantısını yapmak üzere belediye başkanının çağrısı ile toplanır.”
“Yürütme kurulu, genel kurul tarafından birinci dönem için iki, ikinci dönem için üç yıl görev yapmak üzere seçilir”
Yerel seçimlerin üzerinden yaklaşık 9 ay geçmesine rağmen, keyfiyetle yürütülen Kent Konseyi seçimleri, yerel yönetim seçimleri ile dönemsel olarak yapılır.
Ben konuyu ortaya koydum, değerlendirmek Yüce Kent Konseyi’ne ait. Bakalım “Sağ Blok”, “Merkez Blok” listeleri çıkacak mı? Adı var kendisi yok dernekler, vakıflar, hemşeri dernekleri kentte demokrasiyi nasıl temin edecekler.
Bu iş nereye varır bilmem, lakin yasa değişmez ise seçilmişlerin ve atanmışların üzerinde bir yaptırımı olmayan, yasada yer alsa da işlevsel bir durumun ortaya çıkmayacağı kesin.
Olması gereken; yeni bir yerel yönetimler yasasıyla kent halkının, mahalle meclisleriyle, kent yönetiminde doğrudan söz sahibi olmasıdır.
Kent Konseyini oluşturan derneklerin, vakıfların, meslek kuruluşlarının kanunu, ne kadar demokratik ki kent konseyi halkı temsil edebilsin?
Yaptırımı olmayan bir yasanın sonuç açısından, bir kıymeti yoktur.
Vesselam
Kent Konseyi Sol Blok Deklarasyon