DOLAR
38,4235
EURO
43,6278
ALTIN
4.080,97
BIST
9.490,90
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Hafif Yağmurlu
19°C
Muğla
19°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
18°C
Pazar Yağmurlu
19°C
Pazartesi Yağmurlu
20°C
Salı Yağmurlu
17°C

Kimse Seçmeni Olduğu Partiye Aklını Kiraya Vermez!

24.03.2025
1.787
A+
A-

Ortada suç iddiaları ve yargı görevdeyken sokağa dökülmeye gerek duymuyorum. Ne olacak ne bitecek oturup izlemekten yanayım. Bunun için de kimsenin korkuyor musun? O’cu musun? Bu’cu musun? Yaftalarını da alıp üstüme yapıştırmıyorum. Çünkü ortada peşine düşülecek bir ana muhalefet görmüyorum. Kendi koltuk kavgalarından dolayı mecliste halkı temsil eden milletvekillerinin milyonlarca emeklinin 4 bin liralık ikramiyesini vakti zamanında mecliste yasalaştırmayı beceremeyecek kadar bütün odağı kendinde olan halini tasvip etmiyorum.

Gazetecinin avukatlığından da herkesin kendini söz sahibi ilan etmesinden de hoşnut değilim. Ben görevim icabı sokaklarda olmayanların, sandık başına koşmayanların ne dediklerini toparlamak istiyorum. Çoğunluğu muhalefet kanadında yer almış yakınlarımın değerlendirmelerini paylaşacağım zira ben de onların yanındayım. Burada aktardıklarım onların görüşleri olsa da bu yazının altında benim imzam var bu yüzden.

CHP’nin demokratik hakkını kullanarak sokağa davet gerekçesi;

Vakti zamanında tüm şehirlerden eş zamanlı emeklilerin hayat koşullarını iyileştirmek için olsaydı,

Sağlık sisteminin bozulan düzeninin oturması için aile hekimleri ile, eczacılar ile olsaydı,

“Türkiye kendi yerli kaynağından enerjisini üretecek bunun için mücadele edeceğiz” denseydi,

Ya da Türkiye’nin dört bir yanında atama bekleyip atanamayan işsizler ordusu için, ekmek için, aş için, üretim için didinip sonunda iş bulamayıp canına kıyanlar için olsaydı,

Veyahut olası bir afet için tedbirler, önlemler alınsın demek için olsaydı,

“Cumhuriyet mirası belediyeler eliyle satılmasın” demek için olsaydı,

Turizmin göz bebeği ilçelerde evlere, otellere, iş yerlerine doğru düzgün taşınamayan suyun metreküpü neden doğalgazdan pahalı diye sormak için olsaydı,

Fethiye, Marmaris Körfezi temizlensin, Bodrum’da israf edilen su olmasın, denizlerimize kanalizasyon akmasın, turizm başarısız su yönetiminden dolayı sekteye uğramasın demek için olsaydı,

Altyapıyı rayına sokmadan Muğla’da artık imar izni, inşaat ruhsatı vermeyin demek için olsaydı,

Sadece köylünün değil Bodrum’da Marmaris’te yaşayanların da korkulu rüyası haline gelen elektrik kesintileri ve ani voltaj değişimlerinin yurttaşın cebine verdiği zarar için, aksayan yatırımların bir an önce yapılması için olsaydı,

Haydi çok yerel oldu bir tane de genelden vereyim örneği..

“Asgari ücretle, milletvekili maaşı arasındaki uçurum 10 kat olur mu? Bu bizim vicdanımıza sığmaz!” diyebilseydi ana muhalefetin milletvekilleri. Halk açken milletvekili tok yatar mı diye soranı bari görseydik, halkın gerçek gündemi “ekonomi” diyenlerden somut muhalif tek bir adım olarak…

Yani özetle, bir kişinin veya bir zümrenin yarasına değil milyonların yarasına merhem için olsaydı bu sokaklara davet şüphesiz biz de orada olurduk!

“Demokrasinin gereği budur” der…Yanlış bulduklarımız hususunda iktidarı uyarır, birlikte bir orta yolu bulma telaşına girerdik…!

Bak o zaman belki de iktidar olma hedefi olan ana muhalefet partisi iddiası da üzerine tam otururdu.

Ancak ana muhalefetin hala halka sağır halinin sorusudur “Niye susuyorsunuz? Neden sokakta değilsiniz? “. Buyurun işte evde oturanlar davete icabet etmeyenler adına cevapladım.

Bak daha dün Muğla Eğitim Araştırma Hastanesinin önünde otobüs beklerken, bir çocuğu elinde bir çocuğu kucağında bir anne dedi ki: “Yarım saattir otobüs bekliyorum daha gelmedi. Otobüs saatlerini halkı mağdur etmeden ayarlayamayan şimdi çıkmış iktidar olacağım diye ortalığı inletiyor. Gençleri sokağa çıkarıyor, halktan bu kadar kopuklar, hizmet etmeyi bilmiyorlar. Bir de yaygara koparıyorlar!”

Muğla’da toplu ulaşım kullananlara soralım; haksız bir serzeniş mi bu? Yalnız mı bu görüşünde bu anne?

Üniversiteli, liseli gençlerin neden sokaklarda olduğunu düşünen, onlarla konuşan var mı? Sizce Türk Gençliği sadece İmamoğlu için mi sokaklarda? Yapılan röportajları izleyince anlaşılıyor ki, partilerin kendi içlerinde kurdukları gençlik kollarından bağımsız, sokakta olan gençlerin çoğu akıllarıyla dalga geçen bu düzenden rahatsız. O’cu bu’cu arasında sıkışan Türk siyasetine, ekonomisine, demokrasisine tepki veriyorlar. Kimse gençlerin sesinin sadece iktidara yükseldiğini sanmasın. Onlar muhalefete de tepkililer. Mazlumdan, mağdurdan cumhurbaşkanı çıkarma telaşı bile iktidara gizli hayranlık besleyen bir kesimin yeni icadı. Ana muhalefet, muhalefeti doğru yapsa günlerce çocuklar niye sokağa dökülsün! Koltuk kavgalarından halkın sorunlarına sıranın gelmemesine dikkat çekiyor çocuklar.

Devlet Büyüklerimiz, lütfen oturunuz ve aklı selim izleyiniz gençlerin paylaştığı videoları.

Burada bir parantez açmalı ve Muğla İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Sayın Barış Macit’e gençlere babacan bir tavırla yaklaştığı, ön açtığı ve güvenli bir şekilde yürümelerine katkı sunduğu için teşekkür etmeliyiz.

Bardağı taşıranın yargıya taşınanlar olmadığı ne malum?

Ekranda defalarca farklı isimler tarafından tekrarlanan bilgiye göre, CHP’liler tarafından yargıya taşınan, belgelerle şikayet edilen CHP’liler var. Öz, hakiki CHP’liler yargıya taşımışlar durumu. Ulusalda gazeteciler açıklıyor bunun böyle olduğunu! Gazeteler yazıyor , youtube kanalları olan haberciler söylüyor, milyonlarca kez izlenmiş… “Bu, CHP’nin kendi içinden başlatılan bir savaş, bir mücadele, bir bağırsak temizleme” diyorlar. Ancak, bir kesim de var ısrarla “19 Mart Darbesi” diye tanımlıyor durumu. Onlara göre dünyada bir ilk Türkiye’ye nasip olmuş iktidar, etkisiz ve çok zayıf bulduğunu eleştirdiği ana muhalefete darbe yapmış.

Darbenin tanımı neydi sahi bilen bilmeyene hatırlatabilir mi?

Takvimsiz seçime gidenler kendilerini şimdiden iktidar olarak görmeye başlayınca tanımlar da revize olmuş anlaşılan.

Şimdi halka şu sorunun yanıtını lütfen verir misiniz CHP Üst Yönetimi;

Yargıya, sizi özellikle 38. Kurultay ve yerel seçimler sonrasında çoğalarak şikayet eden, şikayetleri delillendirenler kim, önce bunu açıklar mısınız?Sizin cümlelerinizle sorayım: 19 Mart Darbesinin kaynağı neresi?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Partisi diye sürekli altını çizdiğiniz Cumhuriyet Halk Partisini kayyum atanması riskine karşı korunmasız hale getirenler kim?

Türk Siyaset Tarihine kara bir leke olarak geçecek bu hikayenin baş kahramanları kim? Ateş olmayan yerden mi çıktı duman? Öyleyse bu kumpası size kuran kim? Hiç mi yok istihbaratınız bu kadar mı hazırlıksız yakalandınız?

Bunların hepsini okumaktan, takip etmekten, kimsenin kişisel davasını milletin davası olarak göremediğimizden, hiçbir siyasi partiye de üye olmadığımızdan biz, kendi işimizde gücümüzdeyiz! Ülkedeki istisnasız tüm yolsuzlukların da hak yemelerin de ortaya çıkması için duacıyız. Bu ülkede yaşayan herkes gibi yetkili mercilerden gereğinin ayrım gözetilmeden yapılmasını talep ediyoruz.

Biz milyonlarız ve geçim derdindeyiz! Bayram ikramiyesi için umutla bekleyenleriz. Siyasi parti ayrımı gözetmeksizin tüm milletvekillerini bir an önce 4 Bin TL’nin yasalaşması için göreve davet ediyoruz. Meclisi kendi çıkarlarının tartışması için kilitleyip devletin milletine söz verdiği bayram ikramiyesini önce yasaya uyarak 3 bin TL ardından, kavgadan dolayı ertelenen yasalaşma sonrası da 1.000 TL olmak suretiyle yapmak zorunda bırakan bu bireysel menfi hali kabul etmiyoruz. Bireysel çıkarlarını toplumsal menfaatin önünde tutan kimseye sıfatı ne olursa olsun saygı duymuyoruz.

Ana muhalefet olarak son zamanlarda, halk için mikrofondan elimde yazılanı okumaktan başka ne yaptım? diye kendinize sormayı da ihmal etmeyiniz.

1923’den bu yana değil 2000’den bu yana halk için yaptıklarınızla verin cevabı. Cevap sizde kalabilir zira herkesin cebinde kendi yanıtı var zaten.

Dün ön seçime gitti CHP. Demokrasi demokrasi deyip tek adayla gittiği ön seçimi de tebessümle uzaktan izledik. Sizce CHP’li tüm seçmenin tek cumhurbaşkanı adayı mı var? Davasız, sorgusuz, tartışmasız, liyakat sahibi, Cumhurbaşkanı makamına uygun 1.5 milyon üyenizin içinde davalı,sorgulu, tartışmalı tek kişi mi mevcut? “Gel Adayını Seç Tarihe Geç” dediniz.Nasıl bir tarih bu? Kaç aday içinden “tek”.

Demokrasiden anladıkları gerçekten bu mu? Tebaasını alternatifsiz bırakıp, onların tek bir kişinin dediğine harfi harfine uymasını beklemek. “Blok seçmendir bizimki ceketimi koysam ceketimi seçerler” rahatlığı da zaten Güneş’in sürekli olarak dik açıda olmasından mı? Aslında farkındayım, bu sorular da gereksiz! Yerel seçim arefesinde yaşanan anti demokratik süreçleri hatırlayanlar, hakkı yenenler gülümseyerek okuyordur yazdıklarımı eminim. Yereldeki örgütlerinin,yıllarca partiye sahada emek verenlerin vekil olunca tanıdıkları isimler, Ankara’dan İstanbul’dan gelen meclis üyeleri hatta özel kalemler nasıllar Muğla’da yaşamaya alıştılar mı sahi? Uzun zamandır soramadık hatırlarını…

Özetle,cumhurbaşkanı adayınızın mağduriyet karnesi de, masumiyet karnesi de, suç karnesi de yargıda, müsaade edin herkes işini yapsın. Karneyi biz de bir görelim. Daha 3 yılı olan seçime kadar biz de karar veririz mutlaka.

Bu arada tek dileğim; gençlerimizin de güvenlik güçlerimizin de bizim geleceğimiz olduğu hep hatırlansın. Hepimizin tek amacı barış içinde, refah seviyesi yüksek, demokratik, değerler sistemi korunmuş bir toplumda vatan bütünlüğümüzün korunarak ilelebet payidar olmak.

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Kim ne derse desin ben devlete de milletin ferasetine de güveniyorum. Yüksek müsaadelerinizle…!

Günün sözü: Evlatlarımızın eksiği memleket sevgisi değil, evlatlarını seven bir memlekete kavuşma umudu. Ne olur o umuda farklılıkları değil aynılıkları öne çıkararak hep birlikte sahip çıkalım.

Haydi selametle…

Yazarın Diğer Yazıları