Çoğumuz için pazar öğleden sonra geldiğinde, yoğun bir endişe ve korku duygusu başlar. Peki genellikle “pazar günü korkusu” olarak anılan bu kaygılı duruma karşı ne yapılabilir?
Pazar günleri arkadaşlarla sohbet etmek, uykusuz kalmak ve önceki gecenin akşamdan kalma durumundan kurtulmak için bir fırsattır. Ancak çoğumuz için pazar günü öğleden sonra geldiğinde yoğun bir endişe ve korku duygusu başlar.
“Pazar günü korkularının” bu kadar yaygın olması şaşırtıcı değil. Ne de olsa araştırmalar pazar gününün haftanın en mutsuz günü olduğunu ve cumartesinin en yoğun gün olduğunu gösteriyor. Pazar günlerinin korkunç olmasının birkaç nedeni var ve hafta sonunu nasıl geçirdiğiniz bu stresin çözümünde büyük bir rol oynayabilir.
Örneğin, tüm hafta sonunuzu bilgisayar başında geçirerek geçirmek, boş zaman geçirmek için olsa bile muhtemelen iyi bir fikir değildir. Bunun nedeni, araştırmaların bilgisayarlarında çok fazla zaman geçiren kişilerin genel olarak daha endişeli hissetme eğiliminde olduklarını göstermesidir.
Alkol kullanımı da ruh halinizin düşmesine ve ertesi gün kaygı düzeyinizin yükselmesine neden olabilir. Bu nedenle, cumartesi gecenizi parti yaparak geçirdiyseniz bu, pazar günü öğleden sonra neden kendinizi üzgün veya endişeli hissettiğinizi açıklayabilir.
Birçok insan için pazar korkuları, cuma akşamı geride bıraktıkları işten dolayı da yaşanır. Ertesi günün beklentisi, yapmanız gereken işler ve yetişmeniz gereken tüm e-postalar kaygıya neden olabilir. Ancak tüm hafta sonu boyunca çalışmak çözüm değildir ve ruh sağlığınızı daha da kötüleştirebilir.
Pazar günü stresi, hafta sonu meydana gelen aşırı sosyal yüklenme nedeniyle de olabilir. Bu özellikle hafta içi çok çalışan, hafta sonunu sosyalleşmek için birincil zaman olarak belirleyen kişiler için geçerli olabilir. Ancak başkalarıyla vakit geçirmek, ne kadar eğlenceli olursa olsun üzerimizde ek bir baskı oluşturabilir. Örneğin arkadaşlarımızın dertlerini paylaştığımızda biz de strese girebiliriz.
Pazar günleri yaşanan korkulardan muzdarip biriyseniz, bununla başa çıkmak için yapabileceğiniz birkaç şey var.
1. GÖREVLERİNİZİ BİTİRİN
Pazar günü korkularından kurtulmanın en etkili yollarından biri en başından onların olmasını engellemektir. Bu, pazartesi sabahına bırakmak yerine, yapmanız gereken işleri hafta sonundan önce bitirmeye çalışmak anlamına gelir.
Pazartesi günü halletmeniz gereken yarım kalmış bir işiniz olduğunu bilmeniz, gece uykunuzu bozmak ve pazar günü sizi daha endişeli hale getirmek de dahil olmak üzere, üzerinizde bir dizi etkiye sahip olabilir. Tükenmişlik yaşama olasılığınızı artırarak bir sonraki haftanızı bile etkileyebilir. Bu nedenle haftaya temiz bir sayfa ile başlamak çok önemlidir.
2.OLUMLU BEKLENTİLER YARATIN
Muhtemelen pazar akşamı endişeli hissetmenizin en büyük nedeni, bir sonraki hafta yapmanız gereken işten, özellikle de yapmaktan nefret ettiğiniz işlerden korkmanızdır.
Ancak hafta için dört gözle bekleyeceğiniz etkinlikler planlamak, bu olumsuz duyguların dengelenmesine yardımcı olabilir ve hafta başı hakkında daha olumlu hissetmenizi sağlayabilir.
Pazar günü, öğle yemeği için arkadaşlarla buluşmak veya işten sonra sinemaya gitmek gibi gelecek hafta yapabileceğiniz eğlenceli şeyleri planladığınız yeni bir rutin oluşturmayı deneyin.
3. YAZI YAZMAYI DENEYİN
Pazar günleri sizi korkutuyorsa ama bunlara neyin sebep olduğu hakkında hiçbir fikriniz yoksa, en derin düşüncelerinizi ve duygularınızı yazmak için en az 20 dakika zaman ayırın. Bu basit alıştırma, kaygılı düşüncelerinize neyin sebep olduğunu anlamanıza yardımcı olabilir ve bu da nihayetinde onları ele almanıza yardımcı olur.
Daha önce hiç derin yazı yazmayı denememiş biriyseniz, işte başlamanıza yardımcı olabilecek birkaç şey:
Tabi ki insanların pazar günü korkularını yaşamalarının birçok nedeni var. Bu faktörlerin bazılarını değiştirebilirken, bazılarını ele almak biraz daha zordur. Örneğin kaygı duygunuzun nedeni size iyi davranmayan iş arkadaşlarınız olabilir.
Ancak pazar günleri sizi korkutabilecek nedenler ne olursa olsun, çoğu zaman endişelerimizi kafamızda aşırı abartma eğiliminde olduğumuzu ve çoğu zaman bu korkuların asılsız olduğunu unutmamamız gerekir.
Bu makale ilk olarak The Conversation’da yayınlanmıştır.
