Yaz aylarında kısa sürede hızlı kilo verme isteği ve gerçekçi olmayan vücut ağırlığı beklentisi kişileri şok diyetlere yönlendiriyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Esra Örün İncekara, “Ancak herkes için uygun olmayan bu diyetler gelişigüzel yapılırsa sağlık için ciddi sonuçlar doğurabilir” diyor.
Kısa sürede hızlı kilo vermeyi sağlayan şok diyetler kilo problemi olanlar için en cazip yöntemler arasında yer alsa da birtakım riskleri de beraberinde getiriyor. Diyet programlarının mutlaka bireyin sağlık durumu, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivitesi gibi pek çok faktör göz önünde bulundurularak oluşturulması gerektiğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Esra Örün İncekara, bilinçsizce yapılan şok diyetlerin zararlarını şöyle açıkladı:
Esra Örün İncekara
Glutensiz beslenmek de sakıncalı
Son zamanlarda moda olan beslenme modellerinden bir olan glutensiz beslenmek de doğru değil. Gluten bilindiği gibi buğday, arpa ve çavdar gibi bazı tahıllarda doğal olarak bulunan bir proteindir. Çölyak hastalığı dışında glutene karşı herhangi bir hassasiyetiniz yoksa tamamen glutensiz beslenmek yanlıştır. Çünkü, doğru bir karbonhidrat kaynağı vücut için enerji sağlar ve lif posa ihtiyacını giderir. Glütensiz beslenmenin kilo kaybı sağladığına dair bilimsel bir veri yoktur. Ayrıca B grubu vitaminleri tahıllarda daha yüksektir.
Kalbe zarar verebilir
Yaz mevsiminin gelmesi ile birçok kişi hızlı kilo kaybetme isteğiyle şok diyetlere yönelir. Oysa şok diyetler herkese uygun değildir ve bilinçsiz yapılırsa faydadan çok zarar getirebilir. Bu diyetler tansiyon düşüklüğü, saç dökülmesi, halsizlik, kas kayıpları, depresyon, mide yanması, gastrit ve konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlara yol açabilir. Sıklıkla tercih edilen şok diyetlerden olan Atkins diyeti, düşük karbonhidrat, yüksek protein alımına dayalı bir diyettir. Bu diyet özellikle başlangıç aşamasında ağız kokusuna, mide bulantısına ve baş ağrısına neden olabilir. Hızlı kilo kaybı sağlar ancak doymuş yağ alımı yüzde 23 civarında olurken, toplam yağ alımı enerjinin yüzde 50’sini aşabilir. Bu da kalp damar sağlığı için risk oluşturur.
Detoks yerine karaciğerinize ve böbreklerinize güvenin
Detoks, genellikle çok fazla sebze, sebze suları ya da meyve suları içerir. Bu tarz, tek tip bir beslenme optimum beslenme için ihtiyaç duyulan tüm besin öğelerini sağlayamaz. Dolayısıyla birçok besin ögesinin açığı kaçınılmazdır. Ayrıca kilo verme yöntemi değildir. Sadece vücudu arındıran detoksta bu görevi karaciğer ve böbreklere bırakmak en doğrusudur. Beslenmenin, yetersiz ve dengesiz olması bazı hastalıkların oluşmasında doğrudan, bazılarında ise dolaylı nedendir. Bunun için kişiye özel doğru bir diyet programı çok önemlidir. Diyet programı mutlaka bir beslenme uzmanına danışılarak yapılması gerekir.
Kolon ve rektum kanseri riski de artar
Atkins gibi sıklıkla başvurulan Dukan diyeti de Atkins’te olduğu gibi düşük karbonhidrat, yüksek protein temelli bir düzene dayanır. Dukan diyetinde başvurulan yüksek protein metabolizmanın daha hızlı çalışmasını sağlar. Vücutta bulunan glikojen depoları bittiğinde, vücut kan şekerini dengelemek için protein ve yağları enerji olarak kullanır. Ancak diyette alınan karbonhidrat miktarının aşırı kısıtlanması, kanda keton cisimlerinin (ketozis) artmasına neden olur. Bu da sıvı-elektrolit dengesinde bozukluğa, osteoporoz riskinin yükselmesine, kabızlığa, kandaki ürik asitin yükselmesine, kolesterol yüksekliğine ve miyokard atrofisine (kalp kasının azalması) neden olabilir. Ayrıca Atkins ve Dukan gibi protein ağırlıklı diyetlerde kırmızı et tüketiminin fazla olması bağırsak ve rektum kanserleri riskini de artırır.