Ah pardon çok haklısınız. İngiltere, bizim dini bayramımızı kutlamıyor. Başlık tamamen CHP Lideri Özel’in BBC röportajının etkisi.
Haydi buyurun, birlikte bakalım siyaset sahnesinde son yaşananlara…
Önceki yazımda belirttim: Gündemi meşgul eden tutuklamalara dair şikayetler Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinden. 19 Mart’tan bu yana yaşadıklarımız kırıcı yıkıcı değil, çıkmış rayı yerine oturtmaya niyetli bir basınç kuvveti aslında. Altı oku unutanlara “biz buradayız” deme şekli. Parlamenter sisteme geçme sözü verenlere unuttuğu sözü hatırlatma hali. Sürekli antidemokratik yollara sapanlara “artık yeter” isyanı. İktidar olma yolunu, mevcudun ayak izlerini takip etmek olarak görenlere “gittiğin yol yanlış” uyarısı. Dolayısıyla kimin nasıl düşündüğüne takılmadan bu bence; ana muhalefetin uyanışı.
Doğru yolda olduklarının işareti de son atılan adımlar.
CHP Lideri Özgür Özel’in boykot çağrısının yüzde 70’inin Türk sermayeli firmalara yönelik olmasını kim hangi mantık zemininde ve nasıl etik olarak değerlendirebilir?
Ana muhalefet liderinin BBC röportajındaki İngiltere Başbakanından destek gelmediği için hissettiklerini anlattığı ifadelerin Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giden bir tarafı var mı?
“Büyükşehir Belediye Başkanının Eşi” sıfatı The Economist dergisi için ne zamandır yeterli ve kapsayıcıdır?
Kendi ülkesini şikayet eden biri, mesela İngiliz ya da Amerikalı olsa, Türk Medyası’nda kapak olur muydu? Haydi oldu diyelim kaç kişi okurdu? Okusa düşünceleri ne olurdu?
“Kahraman cesur bir yabancı ” mı derdik? Yoksa ülkesini şikayet ettiği için en basit tabiriyle onu “vefasız” mı bulurduk?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, bir İngiliz vatandaşına kendi ülkesinde hak ettiğini düşündüğümüz saygıyı göstermesi için İngiltere’ye yaptırımımız ne olabilirdi? Veyahut sizce bir İngiliz vatandaşı, Türkiye’den medet umar mıydı böyle bir durumda?
Haydi şimdi CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e soralım; Türk yargısında tam da bu zamanda işlenen bir konuda sizce İngiltere başbakanı ne yapabilir? Hani desek ki hüküm verildi belki AİHM’e gidersiniz bir noktada anlaşılır da aceleniz niye?
Şikayet, serzeniş, duygusallık ile sığındığınız İngiliz vicdanından, İngiliz kamuoyundan ve İngiltere’den bugün için beklentiniz nedir? Bir de tabi neden İngiltere? Sınır komşumuz mu? Ortak paydamız nedir? Biz neyi kaçırıyoruz da bu röportajınızı bir türlü akıl zemininde bir yere oturamıyoruz? Açıklar mısınız?
Sizin İngiltere Başbakanına sitem ettiğiniz gibi size sitem eden CHP’liler de var mıdır? Yoksa her şey Maltepe’de gördüğümüz manzara kadar tam ve kusursuz mu ilerliyor?
“Maltepe’de 2.2 milyonu topladık! Yerel seçimlerde belediyelerin çoğunu aldık!”
Tebrikler! Bunların hepsi doğru.Kayıtlı, belgeli, ispatlı…Ancak; organizasyonu, örgütlenmeyi, sizin için sokaklara çıkan gençleri savunabilmeyi, onların sizin yanınızda olduğu kadar onların yanında durabilmeyi başaramadınız!
Bayramda tutuklu halde içeride bulunan gençlerin vebali hükümetin olduğu kadar önünü arkasını düşünmeden “sokağa çıkın” çağrısı yapan sizin de üstünüzdedir.
Seçim arefelerini uzun tutma sevdanızdan dolayı biz bayrama erişemedik…Sahiden birçoğumuzun evine bayram gelmedi. Elimizi öpecek gençler, evlatlar hapiste…Gözü açlar ile karnı açların mücadelesinde zaman durdu. Anneler ağladı. Onların feryadı ile ağırlaştı yüreklerimiz. Bayram sevincimizi davet edecek yer bulamadık!
Her şey tamam da bayram sevinci bari halkta kalsaydı. Milletvekilleri, başkanlar filan ne de güzel gülümseyerek poz verip bayram tebriği yayınladı.
Yani bir halk var. Bir de halkın derdini dert edinemeyenler.
Son cümle yüreğe ağır be usta!
Temennimiz; acılar son bula…
Layık olan layığına tez kavuşa… Bayramlar bayram ola…
Dur gitme değerli okuyucu, son bir husus var anlatmam lazım. Bütün bu yaşananlardan bağımsız. Siyasetten fersah fersah uzak.
Sosyal medyada Türkan Şoray makyajı yeniden moda oldu. Bak hiç denk geldin mi bilmem. Türkan Şoray makyajı yapıp ondan daha güzel olduğu iddiasında olanlar var. Hem onun gibi olmaya bu kadar çaba sarf et, hem “ondan daha güzelim” diyerek onu kötüle nasıl bir ruh haliyse bu artık sen karar ver:
Boykot çağrısı gibi kalın kırmızı dudaklar, mağdurdan kahraman yaratan kocaman belirginleştirilmiş gözler, tek başına kalmış alternatifsiz çizilmiş kapkara bir ben, çok sade görünen ama hayli pahalı ve detaylı bir makyaj masası.
Yeşilçam’ın Sultanı bu izinden giden gençleri görünce ne hissediyor acaba? “Ah be çocuklar Yeşilçam mı kaldı? Şimdi açıldı kadife perde buranın makyajı var yok arasında bir yerde” diyordur eminim.