Bodrum Belediyesi’nin “Halk Süt” projesi…
İyi niyetli bir girişim olabilir.
Ama uygulaması biraz düşündürücü.
Diyorlar ki; “2-5 yaş arası çocuklara süt veriyoruz.”
Ne kadar? Her çocuğa 12 litre.
Kaç çocuğa? Toplam 1.248.
Peki, Bodrum’da bu yaş aralığında kaç çocuk var?
Tahminlere göre yaklaşık 13.000.
Yani, bu süt dağıtımı sadece her 10 çocuktan birine ulaşmış.
Şimdi sormalı:
Bu gerçekten bir sosyal destek mi? Yoksa sembolik bir hareket mi?
Ya da şöyle soralım:
Eğer 13 bin çocuktan sadece 1.248’ine ulaşıyorsanız,
geri kalanlar hangi sosyal sınıfa ait?
Bir de şu var:
Projenin 29 mahallede tamamlandığı söyleniyor.
Ama dağıtılan süt miktarı 7.356 litre.
12 litrelik kolilerle dağıtım yapıldığını varsayarsak, bu sadece 613 çocuğa denk geliyor.
Yani, bir mahallede ortalama 21 çocuk süt almış.
Bu sayı Bodrum’da değil de, sanki küçük bir dağ köyünde yürütülen proje gibi.
Oysa Bodrum’un 56 mahallesi ve 200 binden fazla nüfusu var.
Peki neden bu kadar az?
Ya ulaşılmayan çocuklar kayıt dışı bırakıldı,
ya da projenin büyüklüğü kağıt üzerinde abartıldı.
İki durumda da ortada ciddi bir planlama sorunu var.
Bir de başka bir konu daha var:
Süt alan çocukların fotoğrafları servis ediliyor.
Aileler, çocuklar, etiketli koliler…
Her biri, bir “başarı tablosu” gibi sunuluyor.
Soruyorum size:
Bir çocuk, annesi elinde o koliyi taşırken ne hisseder?
O fotoğraflara bakan biri, “yardım mı almış, yoksa teşhir mi edilmiş?” diye düşünmez mi?
Kimin parasıyla, kime süt verip,
sonra bunu bir lütuf gibi sunuyorsunuz?
Yardım deniyor, ama görünüşü “övgü nesnesi”ne dönüyor.
Oysa dayanışma sessiz olur, gösterişli değil.
Sonuç mu?
Evet, çocuklara süt verilsin.
Ama sayıların arkasına saklanmadan.
Yarısı yapılmış dağıtımları “tamamladık” demeden.
Ve en önemlisi, çocukları etiketlemeden.
Siyaset, bardağın içindekine değil, kenarındaki kameraya bakıyorsa,
o süt artık sadece süt değildir.
İmaj olur. Köpürür. Ve sonra söner.
Ya süt alamayan çocuğun yerinde olsanız…
Vesselam…
Yazıma konu olan haberin linki okumak için tıklayınız.